|
HİROŞİMA'DAN CARETTALARA Dün hiroşimada bin insan bin candı Bir insan tetiğe bastı bin canı aldı ve bin yıldız oldu bin can. Gel bugün bin yıldız altında başka bin yıldızın bin cana dönüşünü izleyelim. ve onlardan sevda alalım denize duyulan umut alalım yaşama dair. KORKUHer öykü en az bir kötü içerir, içermeli İçermeli ve içerlememeli kötü düşüncelere, katılmadığımız söylemlere kaygılara. Kaygı yada korku insana tanrıdan birer armağan.kendinden farklı olsun istemiş ve oldurmuş tanrı yada tanrılar. Ve insan korkuya korkuda insana dair işte demiş tanrı yada tanrılar belki de Sokrates. bu noktada sen başlıyorsun. yüzleşmek ve aşmak. aşmak yada aşmamak olmak yada olmamak sen, olmanın mücadelesiniverdin ve kazandın. bizde kazanmak keyif değil bir tanem yepyeni mahkumiyetler bizde varmak; yeni hedefe bilet almak için verilen kısa bir mola, ve sonsuza dek mücadele sürüyor ve sürecek beyinde evinde sokakta aşmak yada aşmamak olmak yada olmamak işte bütün mesele NE OLACAK Ne olacak söyleyeyim, Öncelikle aşık olacağız her gün yeniden. Her gün birine yada başka birine. Hep anlamlar yükleyeceğiz güne ve düne. Özgür olacağız örneğin düşünürken Bırakacağız şu teknik adam yalın bakışını En yalın yaşamımızı dahi süsleyeceğiz ve Anlamlandıracağız yaşamı en anlamsız anında dahi Ve aşık olacağız yeniden her gün Birine yada başka birine Kendimize putlar yapacağız tapacak, Bir vuruşta yıkacağız ertesi gün yaptığımız putları Yeni putlar gelecek ertesi gün Ve daha ertesi Yıkılması an meselesi Yani aşık olacağız yeniden her gün Birine yada başka birine Doğaya bakacağız, çevreci şefkatini bırakıp Bir parçası olduğumuz sorumluluğu ile Bir parça olmaktan öteye gitmeyecek iddiamız. Hep birşeyler bekleyeceğiz Çok şey olacak Önce biz çoğalacağız ve çok olacağız Yani aşık olacağız yeniden her gün Birine yada başka birine ON CANUlucanlarda uluyacan diyenlere direnen on can can verdi toprağa, suya Işık oldu güneşe. Ulucanlarda ışık oldu on can uyuyacan diyenlerin emrine uyarken biz çoğunluk sessiz. OTUZ SEKİZ ÖMÜR Yaş Otuzu geçti mifark etmez Her yılın aynı heyecana bir ilave kat sadece Söylenmez otuzundan sonrası ömrün, gizlenir. Bazen yaşlanma korkusu, bazen artan kırışıklık bazen beğenilememe Deprem gibi otuz ve otuzdan sonrası Depremde evi yıkıldı ve umudun altındakaldı ise binlerce can ve yaşlanamadı ve diyemedilerse Denmesi zor yaşları ve gizleyemedilerse otuzundan sonrasını ömrün Yani ömürleri topyekün gizlendi ise Üzerlerine yıkılan umutları altında Sen söyle ! Bir zaferi anımsatan 30 ağustostaki doğumunu her yılıyla hemde hemde her günü her düşü ve her gülüşüyle gülümseyerek söyle otuz sekiz yaşının otuz sekiz ömre bedel olduğunu. ÖZLEMÖzlemi indirdik falezlerden, yüreğimize ellerimizle.Gecenin karanlığı 6 yürekten gelen ışıkla aydınlandı. ve her yer gündüz ve özlemlerimiz indirdiğimiz, sevgimizin tam ortasına. Bin öykü yaşamış özlemimiz küsmüştü ki tüm insanlığa bir el verdik. elimizi tuttu. aşağı indi. aşağı indi çünkü çok yukarıdaydı.çünkü biz çok aşağıdaydık. uyuyabildik özlemimizi hissedemeden günlerce. biz çok aşağıdaydık ve o çok yukardaydı. özür diledik. af istedik. sorumsuzluğumuzdan utandık. direnişini örnek aldık. özlemimiz direndi biz direnemedik. Sadece direnişini örnek aldık. O her şeye rağmen dedi. ve bizi affetti. affedildik. affetmeyi öğrendik. Adı neden özlemdi. neye özlemdi. neden özlemler bitti ve özlem rafa kaldırılır gibi falezlerde bırakıldı. bilemedik. şaşkındık. şaşkınlığımız uzun sürdü.konuşamadık. karanlığa alışan gözlerimizle seslenmeye başladık. seslendik. söz verdik. Hayallerimiz vardı. özlemlerimiz kadar önemli. sınırsız sanırdık. Görülen gece hayallerimiz sınırlarını aştı. QUO VADISBizi düşünüyorum beni bırakıp hangi kavşakta rastladık birbirimize ve çarpıştı arabalarımız karakolluk olduk hangi paralel iki çizgi kesişti hangimiz dik kenardı hangimiz yatay hangi dağda vurulduk üç beş gram metal vücutlarımızda aşkımızdan bir kan damlası düştü kimliklerimize hangi çocuğun gözlerinde ışıktık öğrendik sevmeyi yalınayak bir gece yarısı yukarda ay ışığı özlemlerimiz hangi ülkede anıt kule yada mabet oldu aşkımız efsaneler yazılan uğruna yürekler tarafındanquo vadis nereye gidiyoruz beraber el ele yalın ayak yüreğimiz gülümseyen yüzlerimizle bilmiyoruz bilmekte istemiyoruz. SENİ BEKLERKENSeni beklerken birtanem, Bir tane düşündüm. Gözlerin kadar güzel, ışığın kadar aydınlık Bulamadım. Seni beklerken bir tanem düşümü bekledim gerçeğimi yaşadım. En güzel beklemek en güzeli beklemek idi seni beklemek. Ve en güzel dut ağacının altında beklerken seni bir tanem dünü düşündüm evvelsi günü Dün Hiroşima evvelsi gün tiner ve sevgisiz eller. Ellerini düşündüm bir tanem seni beklerken bir çocuk düşü kadar yumuşak ve sevgi dolu Beklerken seni bir tanem bir tane düşledim ellerin bir gerçeğimiz çocuklar ve yüreğimizde umutlar Seni beklemek sana kavuşmak bedelli en güzel işti yaptığım. ULAŞIN DÜŞÜ ya da DÜŞÜŞÜDüşünün ulaştığı Ulaşın düşündüğü ile aynı olmaması Ulaş'ı düşündürdü Ulaş düşündü düşünü söyledi, düşü ütopya düşü Tanrı Tanrısı düştü Düşündü düşüncenin ulaştığı noktayı ötelemek için. İçine sığmayan düşünü söyledi suçlandı, bozduğundan alışılmış düşleri Şimdi içerde yine düşünüyor düşünceyi ötelemek için buraya düşmeye değer miydi? VAROLUŞÇUSen bana vardığında, ben sana vardım. sen bana var ben sana yok olamazdı çünkü vardım. var olmanın sınırsız sevinci sevgi seli sevgiliye hiçbir şey yoktan var olamazdı Sen bana varmadan önce de vardınyokların arasında sen beni gördün ve bana vardın var oluşçu sendin var eden sen oldun seni sevmek, sana varmak, ya da var olmak hepsi aynı aslında. |